You are here
Home > TURKEY > Ralli TR > İskender Aruoba, Kulüpler Birliği İçin Yazdı

İskender Aruoba, Kulüpler Birliği İçin Yazdı

Motor spor’a gönül vermiş Sevgili kardeşlerim,

Sizler, bulunduğunuz coğrafyada kimilerinin “En asil spor” dedikleri sporu yapmak ve yaptırmak için bir araya gelmişsiniz.

Duygularınızı tam 42 yıl önce Ankara’da -OKD OTOMOBİL KLÜBÜ DERNEĞİ- (İlk Türk Bölge otomobil kulübü) kurmuş bir kimse olarak yaşadım, bugün de anlıyorum.

Türkiye’de Otomobil sporu, TTOK Spor komitesi kurulması ve FIA Kuralları ile 1968’de yapılan TRAKYA RALLİSİ ile başlar. Rahmetli Ali Sipahi Organize etmiş; Rahmetli Renç Koçibey ve Kardeşim Demir Bükey bir Anadol ile kazanmışlardı. Bende kayıt yaptırmış, antrenmanlarını yapmış, yolu çıkartmış; Ancak ANADOL İLE ASYA AFRİKA AVRUPA Turunu gerçekleştirmek için katılamamıştım.

TTOK, 1923’de, her yararlı kurum gibi Atatürk tarafından kurulmuştur. Kurucu Başkan Reşit Saffet Atabinen ve arkadaşları önce “Türk Seyyahîn Cemiyeti” demişler, sonra Arapça kökenli bu isim “Türkiye Turing Klöbü” (Touring Club Turc) bu defa Fransızca kökenli(!) bir isme çevrilmiştir.

Bunda, doğudan batıya “simgesel” bir duygu olduğunu düşünüyorum.

Kurum 1930’da Kamu yararına çalışan dernek statüsü kazanmış ve uzun yıllardır Türk “Otomobilcilerine” hizmet vermektedir.

Sporumuzun uluslararası otoritesi olan FIA’nın kuruluşu ise 1905 yılında Fransız Kulüplerinin bir araya gelmesine dayanır.

2.inci harpten sonra, FIA (Fransızca adı ile FEDERATION INTERNATIONAL AUTOMOBİL) Uluslar arası hüviyet kazanırken Türk Seyyahin Cemiyeti de Türkiye’yi temsilen 50 kurucudan biri olarak katılmıştı.

Kısaca, bu sporun gelişmesini sizler gibi kulüpler sağlamış, Parti komiseri kılıklı merkezi otoriteler ise geri götürmüştür.

1968’den 1991’e kadar geçen 23 yıl içinde; TTOK Genel Müdürü -Nur içinde yatsın- Çelik Gülersoy’un bir İstanbul sevdalısı olarak Kulübü Turizm ağırlıklı yönetmesine rağmen, sporumuz dev adımlar ile gelişti.

Bu gelişmede dönemin Spor Komitesinin büyük payı vardır; Başkanlar çok başarılı işler yaptılar; (FIA Başkan yardımcılığı dâhil!)

Ülkedeki Rallilerden 3 tanesi Uluslar arası statü kazandı. Organizasyonlar, kurallar yerli yerine oturdu. Avrupa’da ve Balkanlarda hem organizasyon hem işbirliği açısından Türkiye örnek ülke, sporcularımız Şampiyon olmağa başladı. Türk-Yunan Rallisi gelenekselleşti. Akdeniz Turu, Balkan şampiyonası, Günaydın Rallisi, hep bu İnsanların kişisel gayretleri ile oluştu.
Ancak Rahmetli Çelik beyin Turizm-Tanıtım önceliği geçilemedi.

TTOK bütçesinin büyük kısmı Otomobil’den geliyor ama Spora harcanmayıp Eski Kasr’ların tamiri, Otel inşası gibi Turistik işlere gidiyordu.
TTOK yönetiminde, Sporumuzun görevi “tanıtım” mış gibi, sadece Uluslar arası Ralliler için -kısıtlı- bütçeler veriliyor, en önemli safha olan Milli Pilot yetiştirilmesi ve bunu yapacak Kulüpler yok sayılıyordu.

TTOK Spor komitesi kurulmasını takip eden 5 yıl içinde Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Bursa’da kurulan 6 kulüp onlarca yıl Federasyon görevi görüp, hem müsabaka organizasyonu hem sporcu yetiştirme ile uğraştı.

TTOK’nın Şişlideki Binasının ikinci katındaki “sporcular odasında” her hafta Ankaralısı, Bursalısı, İzmitlisi toplanır, Genel Sekreter Ayşegül’ün ikram ettiği çayları içer, gelişme planları yapardık.
(30 yıl sonra bugün TOSFED’de Sporcular toplanabiliyor mu acaba?!)

Sonunda Camiamız, TTOK’da(!) yaptığı uzun görüşmelerden sonra Federe olmaya karar verdi.

TTOK Spor Komitesi (O günkü) Başkanı Satvet Çiftçi Komitenin uhdesindeki Uluslararası Temsil yetkisini 1991 de kurulan Federasyona Devretti.

İlk Başkan Oyman Atabay ve o dönemde Sporun “ağabeyleri” olan biz eski sporcular heyecan içinde çalışmaya başladık. Çünkü Bu Federasyon bizlerin gayretleri ile kurulmuştu; İsteğimiz, o güne kadar Dünya çapında tanınmış ve başarılara imza atmış olan sporumuzun ve sporcumuzun Uluslar arası Arenada daha da çok tanınması ve bu defa başa oynayabilmesi için Maddi Devlet desteği alınması idi.

Hiç kimsenin aklından “biri gelse de bizi yönetse, çok paramızı alıp sadece yasak uygulasa!” diye bir fikir geçmiyordu!.

Çünkü TTOK’nın sistemi FIA sistemi idi, Yönetim için gayet yeterli idi; Oluşması gereken; CAMİA’dan; Marka takımları,(3 tane vardı) Yarış Atölyeleri (her şehirde onlarca vardı) profesyonel pilotlar (10 dan çoktu) ile sürekli bir “SEKTÖR”e geçişin imkanlarının yaratılması idi.

Oyman Atabay zamanında daha çok FIA Kurallarının Türkçeye çevrilmesi, müsabaka organizatörü, teknik kontrol, Komiser, vs yetiştirmek için kurallar ve usuller üzerinde tüm kulüpler ile beraber çalıştık. Var olan alt yapı mükemmelleştirildi, tamamlandı.

Oyman Atabay’dan sonra, Oyman dâhil hep beraber seçtiğimiz Tahincioğlu, hazır bir sistemin başına geçti ve kendisinden; zaten kurulmuş, mevcut olan mekanizmayı kullanarak Sporu Ülke sathına yayması ve bu şekilde Uluslararası Sporcu yetiştirmesi beklendi. Zaten tüm GSGM Federe Sporların Kuruluş Yönetmeliğinin ilk Maddesi bu idi.

Mümtaz zaman içinde sanki Hotanto Otomobil Federasyonuna başkan olmuş da Hotantolulara Otomobil sporundan ne anlamaları gerektiğini öğretmesi gerekiyormuş gibi davranmaya başladı.
Otomobil Sporundan çok kendisine “sosyal statü” kazandıracak bir hareket tarzı benimsedi. Sonradan fark ettik ki; O güne kadarki Spor Komitesi başkanları zaten “Bilinen, Ünlü“ insanlardı; Mümtaz pek ünlü sayılmazdı; Herhalde kendi sırasının geldiğini düşündü! Sanki Federasyon değil de bir büyük Kulüp başkanı idi. Bu davranışlarda da çok başarılı oldu; 2005 yılında –mecburen- Federasyon Başkanlığına Aday olmadan önce bir anket yaptırmıştım. Mümtaz Tahincioğlu, TOSFED’den daha çok tanınıyordu? Daha sonra GS Kulübüne Yönetim Kurulu üyesi olması, hatta “Başkan olacak!” dedikoduları çıkarması, bu gayretin sebebini açıkladı!.

Bu adam 13 yıldır Federasyon başkanı; Şimdiye kadar –kendi oğlu hariç- hiçbir sporcuya, -kendi kulübü IMK hariç- hiçbir Kulübe faydası olmadı. Federasyon Başkanı sıfatı ile kendisine emanet edilen özel sektör sponsorluğunu en başarılı sporcuya değil, kendi oğluna kullandı. Temel görev olarak Kulüplere maddi olanak temin etmesi gerekirken Kulüplerin elindeki mevcut sponsorları aldı. Ve en acıklısı, Ayni Rahmetli Çelik Gülersoy gibi, Otomobil Sporunun “Ülke tanıtmak” gibi bir görevi olduğuna ve bunu da çok iyi yaptığına Devleti ve kamuoyunu inandırdı; Bu kisve altında kişisel tanıtım yaptı.

Bizimki gibi Orta Doğu ülkelerinin temel hatası budur. Ne kadar iyi, ne kadar başarılı, ne kadar gelişmiş olduğumuzu “GÖSTERMEK” isteriz. Oysa Atatürk’ün gösterdiği “uygarlık” seviyesinde; sporcular önce “iyi, başarılı, gelişmiş” olurlar; böyle olunca zaten hem ülke hem kendileri “Tanınırlar” Sporun ruhu budur. Yoksa; Habeş kızının adını Elvan koymakla, Federasyon Başkanının, F3 kullanamayan oğluna yarış öncesi F1 ile “gösteri turu” attırmak ile Türk Sporcusu tanıtılmaz!  Bu yüzden kimse bir Türk pilotun çıkıp başarılı olacağına inanmıyor. Kendi imkânları ile bir şeyler yapabilenler de Medyada yer bulamıyorlar; Çünkü medya da 13 yıl içinde –Birkaç bilgili gazeteci hariç- artık Tahincioğlu gibi düşünmeye başladı. İnsanlar Otomobil Sporunu “Magazin” olarak görüyorlar.

TOSFED Yönetiminde hiçbir eski sporcu yok; Aslında Otomobil sporunun ruhunu bilen kimse de yok. Olan birkaç kişi işe etkisiz kurullara üye “edilmişler!”. Organizasyonları hala ayni kulüpler, ceplerinden para vererek yapıyor Ralliler 35 yıl öncekiler. Ukalalık diz boyu ancak yeni bir şey yok

Son Yönetim Kurulunda; hepsi; Şampiyonluklar yaşamış, Kulüp, takım ve müsabaka yönetmiş, Ülkeyi yurt dışında başarı ile temsil etmiş, Oyman Atabay, Satvet Çiftçi, Faruk Süren, Aytaç Kot, Selim Topaloğlu, Doruk Gökşin gibi Sporumuzun temel direkleri, yıllarca uğraştıktan sonra Mümtaz’dan ümidi kesip ayni yıl Yönetimden, “sen gitmezsen biz gideriz!” diyerek ayrılıyorlar; Ama Mümtaz kendini ne kadar vazgeçilmez hissediyor olmalı ki ısrar ile Başkanlığını devam ettiriyor.

Ya da ayrılırsa gelen Yönetim, yıllardır yapılan maddi manevi “yanlışları” (başka kelime kullanmaya dilim varmıyor!) görüp, epeyce canını sıkar diye mi düşünüyor acaba? Bunların neler olduğunu Satvet’in bu sitedeki yazılarından anlıyoruz.

Bu adam gittikten sonra, önce 1991 yılındaki noktaya sporumuzu getirip oradan yukarı taşımamız gerekecek.

Yani geçirdiğimiz her dakika Türk Otomobil Sporunun aleyhine işliyor

Allah beraberimizde olsun!

Sevgi ile
İskender Aruoba.

OKD Kurucusu
1.Hitit Rallisi Organizatörü
Tour D’Mediterrane organizatörü
1974 London Sahara Munich Rallisi 10.uncusu (İlk Dakar Parkuru)
1977 Londra-Sydney Rallisi Birincisi Türk Milli Ralli Takımı Kaptanı.
2000,2004 Londra Sydney Rallisi Organizatörü
OMS Takım Direktörü
Markalar Takımlar Kurulu kurucusu, ilk Başkanı
Sporcular Kurulu Kurucusu
Otomobil Sporu Yazarları Kurulu kurucusu
2005 TOSFED Başkan Adayı
www.iskenderaruoba.com

Top