You are here
Home > VIDEOS > Harun Özdemir; “Kış Kış Basın Kış Kış! Yallah Basın Yallah!”

Harun Özdemir; “Kış Kış Basın Kış Kış! Yallah Basın Yallah!”

Yer Bursa, Soğukpınar Tırmanma Yarışı, son çıkışlar için bir önceki yerimizi değiştirip farklı bir çekim noktasına geçmek istiyoruz ve rahmetli Cahit Abi (Alkan)’ninde onayını aldıktan sonra etabın farklı bir yerinde konuşlanıyoruz, etabın başlamasına kısa bir süre kala ters yönden gelen üzerinde hiçbir ayırıcı sticker olmayan araçtan inen eli telsizli bir zat-ı muhterem, narkotik polisi edasıyla “evet, araçları buradan starta alıyoruz” şeklinde emrivaki bir söylemde bulunuyor. Bu arkadaşa ulusal akreditasyona sahip basın mensubu olduğumuzu, araçlarımızın güvenli bir yerde olduğunu anlatana kadar göbeğimiz çatlıyor ve yarışma direktörü ile eski bir yarışçı olan Hakan Ertarman abimizi görüştürdükten sonra ancak başımızdan savabiliyoruz. Sonuç sıfıra inen konsantrasyon, şevk kırıklığı ve sinir bozukluğu ile çöp olan bir etap.

Yer İstanbul, Bozhane Tırmanma Yarışı, yine iki çıkış arası farklı bir çekim noktası için yer değiştirmemiz gerekiyor, fakat etap startında olan medya stickerlı aracımızı almaya giden arkadaşımız bir türlü gelmiyor, kendisine telefonla ulaştığımızda etap startındaki bir görevlinin aracın etaba girmesine izin vermediğini söylüyor, direktör, basın sorumlusu vs… kişilerle yapılan sayısız telefon konuşmasına rağmen sonuç alamıyoruz ve 1,5 km yolu yürüyerek starta gitmek zorunda kalıyorum, kendisinin start sorumlusu olduğunu ifade eden arkadaşın tavrı inanılmaz, “bu aracı niçin etaba sokmuyorsunuz” sorusuna cevabı (elindeki telsizi suratıma doğru sallayarak) “yürü git abi yürü git” şeklinde oluyor, ve ardından olay benim arkadaşın üzerine yürümemle son buluyor, sonradan öğreniyoruz ki  bizden önce oraya ulaşan arkadaşımıza tavrı ise “buranın sorumlusu benim, almıyorum kardeşim” şeklinde. Sonuç sıfıra inen konsantrasyon, şevk kırıklığı, sinir bozukluğu ile çöp olan bir etap ve olayı protesto amacıyla ben ekibimin yarıştan tek kare dahi fotoğraf paylaşmaması.

Ve son olarak yer Kocaeli, Ford Otosan Kocaeli Rallisi, hiçbir mecburiyetimiz olmamasına rağmen bir gün önceden Kocaeli’ye geliyoruz, işimize olan saygıdan ve işimizi daha iyi yapabilmek adına tüm gün etapları geziyoruz metre metre, her şey daha iyi çekim açıları bulabilmek ve sizlerle daha güzel fotoğraflar paylaşabilmek için. Son olarak özel seyirci etabının yapılacağı İnterteks Fuar Merkezi’ne geliyoruz. Hem tüm günün vermiş olduğu yorgunluk hem de etabı araçla geçerek çekim noktaları hakkında fikir sahibi olmak için etaba araçla giriyoruz, etap girişinde hiçbir görevli yok fakat etabın henüz yarısına geldiğimizde aracımızın önüne atlayan birisi “araçla etaba giremezsiniz” diyor sert bir tavırla, bende “yarışmacı değil basın mensubuyuz” diyorum. Bu dakikadan sonra adının Tuncay Kurt olduğunu ifade eden şahıs hem vücut dili hem de konuşmaları ile agresifleşmeye başlıyor, “Ben özel seyirci etabı sorumlusuyum ve araçla almıyorum sizi etaba, aracı dışarı alıyorsunuz” şeklinde devam ediyor diyalog, bizi etaba almaması için bir neden olmadığını söylediğimizde ise elimizdeki etapları bulabilmek için basın merkezinden aldığımız road book’u göstererek “basın değil yarışmacısınız” diye bizi yalancılıkla suçluyor. “Neyse biz yarışma direktörü Mahmut Ayverdi’den izin alalım o zaman” dediğimizde ise gayet kendinden emin bir tavırla “arayın Mahmut’u” diyor saygısız bir tavırla, Mahmut Ayverdi telefon görüşmemizde “Harun keşke önce beni arasaydın, şimdi ben Tuncay’ı ezmeyeyim” diyince bizde “peki abi” diyoruz olayı büyütmemek adına ve Mahmut Ayverdi ile yaptığımız konuşmayı arkadaşa iletiyoruz ve etaptan çıkacağımızı söylüyoruz. Fakat arkadaş bu duruma da fena halde bozuluyor ve “Mahmut mu beni ezecekmiş?” diye bir hışımla telefonuna sarılıyor. Fakat az önce bizim yanımızda “Mahmut” diye hitap ettiği insana telefonda “Mahmut Abi” diyor ne hikmetse. Telefonu kapatır kapatmazda daha agresif bir tavırla “çek arabayı” dediğinde üslubunun yanlış olduğunu söylüyoruz kendisine ve aldığımız cevap “benim üslubum böyle işinize gelirse, ben sabah 7:30’dan beri burada sıcağın altındayım” şeklinde oluyor, bizde “sabahtan beri etap geziyoruz” dediğimizde ise “siz klimalı araba ile geziyorsunuz” diyerek olaya mizahi bir boyutta kazandırıyor. Bu arada o sırada orada bulunan ve olaya kayıtsız kalamayan sevgili Serpil Pak’ta arkadaşların agresifliğinden payını alıyor ama Serpil bizim kadar yumuşak yaklaşmıyor olaya ve gerekli cevabı sert bir üslupla veriyor kendilerine. İşin trajikomik yanı ise bu tartışmalar esnasında fuar merkezinin duvarında asılı duran dev yarış posterindeki fotoğrafın ve Kosder’in web sitesindeki bir çok fotoğrafın ekibim tarafından çekilmiş olması. Sonuç sıfıra inen konsantrasyon, şevk kırıklığı ve sinir bozukluğu.

Bunlar bizim yaşadıklarımız, daha bunlar gibi bir çok basın mensubu arkadaşımızın yaşadığı gerginlikler var, işini düzgün yapan ve insanlara saygılı olan arkadaşları tenzih ederek söylüyorum, nedense bizde eline telsiz alan, yada “sen buranın sorumlususun “ denilen şahıs “Ali Kıran Başkesen” tavırlarına giriyor. Halbuki bilmiyor aynı amaç için oradayız, hepimiz bu sporu seviyoruz ve onun için bu tozun toprağın içindeyiz, hepimiz bu spora aşığız ve onun için kızgın güneşin altında, yağmurun, çamurun içindeyiz. Başka türlü para versen kimseyi getiremezsin o dağın başına, çok sevmek lazım.

Zaten şurada 3-5 kişi kalmışız motorsporları fotoğrafları ve videoları çeken, bu düşmanlık niçin? Bu agresiflik niçin? Basın olmadan milyon dolarlar yatırılan bu sporu yapsan ne? Yapmasan ne? Kimin haberi olur Yağız Avcı’nın 3 yarış arka arkaya kazandığından? Ya da kimin haberi olur kulübünün mükemmel bir organizasyon yaptığından? Yarışmak için sporcuların sponsor diye yırtındığı bir ortamda sponsorun olmazsa olmaz şartı olan “geri dönüşü” basın olmadan ne şekilde sağlayabilirsin?

Sonuç olarak Tuncay Kurt ve benzeri arkadaşların tavırları zaten gitgide kan kaybeden otomobil sporlarını iyice dibe sürüklüyor, kaldı ki biz basın mensuplarına bunu yapan insan, seyirciye daha ağırlarını yapıyor, adam hafta sonu tatilinden feragat edip yarış izlemeye gelmiş dağın başına, böyle bir tavırla karşılaşırsa bir daha getirebilir misin? Getiremezsin!

Denklem çok basit, seyirci yoksa sponsor yok, sponsor yoksa para yok, para yoksa otomobil sporu yok, o yüzden herkesin şapkasını önüne koyup özeleştirisini yapması lazım, ya elindeki değerlerin kıymetini bileceksin, yarışmacısı, gözetmeni, basını ve seyircisinin bir bütün olduğunu idrak edeceksin yada her bulduğun ortamda “seyirci yok, sponsor yok, jütün parasını, grayderin parasını cebimden ödedim” diye sızlanmayacaksın! Ayrıca yazımda adı üstü kapalı veya açık şekilde geçen her kişiyle bu konuları, her ortamda tartışmaya hazırım.

Hatalıysam elimde telsiz olmadığındandır, telsizim olsa her halükarda haklı olurdum.

HARUN ÖZDEMİR
www.harunozdemir.com

Top