You are here
Home > VIDEOS > Gökhan Saraçoğlu: “Sporun Emekçileri, Kopilotlar”

Gökhan Saraçoğlu: “Sporun Emekçileri, Kopilotlar”

Sevgili dostlar, bu sabah Murat Günarslan kardeşimden aldığım davet üzerine bir süredir ara verdiğim yazılarıma yine RalliTürk’te başlama kararı aldım.  Şöyle eski dosyalara dönüp bakınca en son yazdığım yazının 2015 yılında olduğunu görünce esasen bayağı şaşırdım.

Malum ülkemiz şartlarında bırakın otomobil sporu yapmayı yaşamanın iyice zorlaştığı şu günlerde tek aşkımız olan spora tekrar tutunarak hem günlük hayattan biraz uzaklaşmak hem de gönüllerde bir hoş seda bırakmak amacıyla yine klavye başına oturdum. Bir çoğunuzun bildiği gibi ben sporun dünü, bugünü ve sosyal hayatta bizlere sağladığı kimlik konularında yazmayı ve elimden geldiğince gelecek nesillere bu sporu anlatmayı kimi zaman tatlı, kimi zamanda acı/tatlı  bir üslupla sizlerle paylaşmayı seviyorum. Bugün de  konumuz sporun en cefakarlarından ve gerektiğinden çok azına razı olan fakat onlarsız özel etapta bir metre bile otomobil kullanmanın mümkün olmadığının farkına yazık ki az varılan bence sporun gerçek sahiplerini yazacağım yani kopilotlarımızı yazacağım.

Bu konu nerden çıktı derseniz bu konu uzun zamandır aklımı kurcalayıp duruyordu. Bu spora ilgisi olan az çok içine girmiş çıkmışlar bilirler biz müptelaları haftanın en az bir günü, gecesi görüşüp bu konuyu dost meclislerinde masaya yatırırız.

Yatırırız yatırmasına da neye fayda eder bu fikir alışverişleri bilinmez. Ama bilinen tek bir gerçek varsa O’da bu sporun bir aşk olduğu ve bağımlılar için konuşmanın bile terapi gibi fayda sağladığıdır. Yıllardan bu yana yaptığımız bu rutin terapilere devam ederken bir husus hep dikkatimi çekmiştir, bu meclislerin müdavimleri genelde kopilotlardır. Pilotların bazılarını tenzih ederek söylüyorum sanki bu sporu bir elbise gibi üzerinde taşıyanlardır kopilotlar. Benim bildiğim bir çoğu ucundan köşesinden bu sporun içinde bir yer edinebilmek için pilotluk sevdalarını kopilot çantalarının arka gözüne  saklamış kişilerdir. Bu konuyla ilgili yaptığım sohbetlerin bir tanesi ve benim kopilotluğa farklı bakmamı sağlamış olan şu anektotu aktarmadan geçemeyeceğim. Sanırım 2003 yılınının Yeşil Bursa Rallisi antrenman sabahı öncesi otelde kahvaltıda bir şekilde Can Okan ağabeyimle aynı sofraya oturma şerefine eriştim.  Can Okan, benim hafızama kazınan ilk kopilot ismidir. Çünkü biz “En iyi rallici , Emre Yerlici” nidalarıyla büyüyen bir nesildik. Sonradan tanışma ve sohbet etme şerefine erdiğim Ali Bacıoğlu, İskender Atakan, Serdar Bostancı, Ali Deveci, Ali Karacan ve adını sayamadığım tüm büyüklerim beni lütfen affetsinler.  Can ağabeyle biraz sohbetten sonra sordum “Neden kopilot oldunuz diye ?” kendisi bana “En iyi ikinci-üçüncü pilot olmaktansa, en iyi kopilot olmayı tercih ettim” dedi. O zaman ben de sağ koltukta oturan fakat sol koltuk hayaliyle yaşayan biriydim. Sonrasında bu hayalimi gerçekleştirip sol koltuğunda tadına baktım fakat Can ağabey haklıydı en iyi kopilot olmak, orta karar bir pilot olmaktan iyiydi. Peki nasıl bir aşktı ki bu bizlerin tabiriyle dişleri uzamış bir adamı karga burga yollarda dizginlemeye çalışmak, otomobilden, servise, zaman kontrolünden lastiğe, pilotunuzun uyku düzenine ve hatta pilotun eşinin veya kız arkadaşının kıskançlık nidalarına kadar her tür zorluğu göğüslemek, her ayrıntıyı düşünmeyi gerektirecek ve sonrasında çoğunlukla isminizin hatırlanmayacak olmasına değecek bir şey miydi bu aşk ? Bana sorarsınız evet herşeye değerdi , işte bugün yarışmıyor olsam bile bu sporda halen iyi, kötü bir yerimiz varsa onu o sağ koltuğa ve beni o koltuğa oturmaya ikna eden dostum, arkadaşım Sinan Pulat’a borçluyum.

Kopilotlar gerek Dünya da gerekse ülkemizde hem aktif yarışırken hem de sonrasında sporda hep önemli roller üstlenmişlerdir. Kimi zaman popülerlikleri aktif sporculuk zamanlarının bile önüne geçmiş olan dünyaca ünlü Jean Todt, David Richards gibi örnekler vardır. Bizdeki karşılığıyla Lemi Tanca, Metin Çeker, Can Ünlü ağabeylerimiz gibi spora yön verenler. Ki bu aşkı Metin ve Can ağabey halen yüreklerinde taşırlar. Metin ağabey yıllarca Tosfed’de tüm haklı/haksız eleştirilere rağmen sporun başkanlığına gelmiş, rahmetli Lemi ağabey Renault Mais Yarış Takımı patronluğunu yapmış, Can ağabey en yakın zamanda Türkiye’de bir ilke imza atarak Retro Ralli Sergisini organize ederek tüm camiayı bir araya getirmiştir. Bu yüzden kopilotlar bir şekilde üretmeye ve sporu ayakta tutmaya çalışan bu sporun değeri bilinmeyen mihenk taşlarıdır.

Dedim ya , biz şimdi ki orta kuşak ralliciler bazen haftada bir bazen ayda bir toplanıyoruz dikkat ediyorum da  katılımcılar daha çok kopilotlar. Kim bunlar , tabi ki sporun nevi şahsına münhasır  ismi, sevgili kardeşim Aras Dinçer başta olmak üzere Bora Arabacı, Vedat Bostancı, Aykan Alakoç, Çağlar Süren, Sedat Bostancı, Gürkal Menderes, Fatih Yalçınkaya, Erhan Arıkan, Ersin Tunç  gibi isimler… Bir de Almanya’da oturmasına rağmen her gelişinde bizleri toparlayan Bora Köktener gibi bu sporun yıkılmaz kaleleri var. Bora ağabey geçmiş ile gelecek arasında köprü görev üstlenmiş çok geç tanışmamıza rağmen içimizdeki spor aşkı o kadar aynı ki şimdilerde her gelişinde bizleri bir araya topluyor. Aralık ayında yaptığımız son toplantıda katılım yine kopilot ağırlıklıydı Engin Öztürk ve Macit Gür ağabeylerin katılımı ve yukardaki müdavimler Aras Dinçer, Çağlar Süren, Bora Arabacı, gecenin konukları Eskişehir’in olmazsa olmazı Melih Tarhan ve Okan Karaçam, Çin’de sporumuzu temsil eden Ömer Yetiş, ikinci kuşak çiçeği burnunda ralliciler Mert Gür, Utku Gülmez, sporumuzun yılmaz takipçileri Serdar Değirmenci ve Tolgahan Karakaya, camianın demirbaşı Kutlu Demiriz gecenin yıldızlarıydı. Peki ne buluyoruz bu kadar sabahlara kadar konuşacak, ne buluyoruz derseniz kendimizi buluyoruz. Eski, yeni, parlayanlar,  sönenler, bir yıldız gibi kayarak aramızdan ayrılanlar, bu spora bir bakıp çıkan tüm dost ve arkadaşları yad ediyor, büyüklerden eski zamana dair anıları, daha gençlerden yakın zamandaki yarışları dinliyor ve yorumluyoruz. Bizi hayata bağlayan bir şekilde ülkenin zor şartlarına rağmen sporun içinde güncel kalabilmek için yapıyoruz bunu, sanırım son nefese kadar da yapmaya devam edeceğiz.

Ben 1991 yılında Ethem Genim önderliğinde açılan İMK’nın bir projesi olan “Mektepli Ralliciler” eğitiminde ilk kopilotluk bilgilerimi Lemi Tanca ve Cihat Gürkan ağabeylerden almak şerefine eriştim. İlk defa yol notu yazmayı ve yazdırmayı da o eğtimde aldım. Hatta yazdırdığım ilk yol notunu bana bizzat Lemi ağabey okumuştu ki, değeri paha biçilmezdir benim için. O zamanki hedefim tabi ki pilot olmaktı fakat kendimi 2002 yılının Castrol İstanbul Mahalli Şampiyonası’nda kopilot koltuğunda buldum. Yarışmaya başlamadan önce yine İMK çatısı altında düzenlenen kopilot eğitimini Özden Yılmaz ve Cem Bakançocukları ağabeylerimden aldım. Hepsine huzurunuzda teşekkür eder ve Lemi ağabeyi rahmetle anmak isterim.

Günümüzde ekonomik şartların nispeten iyileşmesi ile birlikte kopilot koltuğunun popülaritesi maalesef düşüyor ve çoğunluk gençler sporun pırıltılı tarafı pilotluk sevdasındalar. Onlara kopilotluğun önemini anlatmaya ve sağ koltuğun kıymetini göstermeye elimizden geldiğince çalışıyoruz ama burada en büyük pay yine sevgili pilot kardeşlerimize düşüyor.  İyi pilotları iyi pilot  yapan sağlam kopilotlardır. Önemli olan kimin pilot, kimin kopilot olduğu değil kimin iyi bir ekip olduğudur. Kazanılan galibiyetlerin sadece pilotların gaza basmasıyla kazanılmadığını idrak ederek rallinin bireysel değil ekip sporu olduğunu kabul etmektir. Son söz olarak gerek yarışta gerekse özel hayatınızda sağ koltuğunuza oturanlara lütfen hak ettikleri ihtimamı gösterin.

Yeni sezon yaklaşırken tüm yarışacak tüm ekiplere sevgi ve saygılarımı sunarım, tekeriniz düz bassın…

Top