Haber Brezilya’dan. Tozu dumana katan rallicileri seyretmeye gelmiş binlerce insan.
Bayraklar, sloganlar, destek…
Köstek mi, o yok! O sadece bize özel bir şey.
Virajları ölümüne yırtan sürücüleri ölümüne destekleyen izleyiciler var orada!
Bizde ne var, kendi kıt imkânlarıyla yarış izlemeye gelen sürücülerin arkadaşları, eşlerine dua eden eşler, çocuklar, birkaç fotoğrafçı ve merak edip “noluyor lan burada” diyen köylüler var. Bu yerelde de böyle, ulusalda da böyle.
Motor sporları Türkiye’de maalesef birkaç yürekli sürücüye ve onların çevresine emanet edilmiş durumda. Onlar da normal trafikte gider gibi gitmek zorundalar çoğu kez. Aracı kırmadan, gazla fazla sevişmeden, düşünerek, belki de korkarak.
Korkudan uzak, adrenalin yüklü bu sporda “korkarak” gitmek… İşte bu çok acı ve biz bu acı yüzünden bu sporda bir adım dahi atamadan sadece ve sürekli olarak geriliyoruz.
Bunun pek çok nedeni var elbet. En önemlisi de mesleği politika olanların motor sporlarına bile politika bulaştırması. (bkz:İstanbul Park) Bu yine de politize olmuş bir toplumda anlaşılabilir bir durum olarak kabul edilebilir. Peki TOSFED bu noktada nasıl davranıyor, neler yapıyor yapmadıklarının yanında? İşte bu sorgulanması gereken konudur.
Sürücü değilim ama yarışa katılmak için hazırlık yapan arkadaşlarımda gördüğüm şey şu : Öncelikle masrafları karşılayacak sponsorlar aranır. Bu resmen işkence ve ızdırap dolu bir süreçtir. Günlerce e-posta ve telefon trafiği yaşanır. Bu noktada motor sporları ile ilgili her şeyi duyar ve görürsünüz bir şey dışında. Göremediğiniz, duyamadığınız şeyin adı TOSFED’dir.
Keşke çökse tribünümüz…
Ben o tribünde olmaya razıyım…
Tolga Akbaş
http://tolgaakbas.com.tr/