2010 ralli sezonunda bir kez daha Türkiye ralli şampiyonu olan Yağız Avcı, başarısının sırrının ‘istikrar ve disiplin’ olduğunu söylüyor.
Yağız Avcı, 1997 Avrupa Ralli F2 Şampiyonu Nejat Avcı’nın oğlu. Yarış hayatına 11 yaşında go-kart ile başladı. 18 yaşında, Citroen takımından ralli aracı kiraladı ve ilk defa Pirelli rallisinde etaplarda gazladı. Yıl 2002 idi. İlk sezonunda elde ettiği etap zamanlarıyla dikkatleri üzerine çekti ve bir sonraki yarış sezonunda Fiat fabrika takımında yarıştı. Kazandığı başarılar onu ralli takımları arasında paylaşılmaz kıldı.
Sırasıyla Ford, Opel, İpragaz Energy Team, Fiat takımlarında profesyonel yarışma fırsatı buldu. 2007 sezonunda Hitit Rallisi’ni kazanarak 23 yaşında, Türkiye Ralli Şampiyonası’nda yarış kazanan ‘en genç pilot’ unvanını aldı. 2009 sezonunda kazandığı yarış zaferlerini ‘en genç Türkiye ralli şampiyonu’ olma unvanıyla taçlandırdı. 25 yaşında ve Parkur Racing takımının genç ve hızlı pilotuydu. Bu başarı yine fabrika takımlarının gözünden kaçmadı. Türkiye’de ralli dünyasının yeni kahramanı oldu. Sekiz yarışın altısında çok yüksek puanlar aldı. Yağız Avcı 2010 ralli sezonunda bir kez daha Türkiye ralli şampiyonu oldu. 13. Uluslararası İstanbul Otomobil Fuarı’nda buluştuğumuz Yağız Avcı’yla ralli sevdası üzerine sohbet ettik.
– Bu yıl da şampiyonluk kupasını kimseye kaptırmadınız.
– İlk yarış şansızlıklarla başlasa da sonradan her şey çok iyi gelişti. Zorlu rakiplerimiz vardı. Sıkı mücadele yaşadık. Katıldığımız sekiz yarışın altısında çok yüksek puanlar aldık. Takım olarak da hedeflerimizden birine ulaştık. Pilotlar şampiyonluğunu kazandık.
– Etaplarda en güçlü rakibiniz kimdi?
– Serkan Yazıcı. Bu yıl çok güzel bir mücadele yaşadık. Etaplarda aramız üç-beş saniye idi. Diğer Mitsubishi pilotları Burak Çukurova, Fatih Kara, Ercan Kazaz, Serhat Öztemir, Dağhan Ünlüdoğan’la da mücadele verdik. Hepsi çok iyi isimler.
– Dünya Ralli Şampiyonası’nda çok hızlı pilotlarla birlikte start aldınız. Ne hissettiniz?
– Heyecan vericiydi.
– Sizi çok zorlayan bir an yaşadınız mı?
– Avrupa Ralli Şampiyonası’nın İstanbul etaplarındaki yarışta kazanma parolası ile start aldık. İtalyan rakibimize çok yakın gidiyorduk. Bir seviyeden sonra birinci olamayacağımızı anladık. Çok hızlıydı. Stratejimizi değiştirdik. Tempomuzu koruyup ikinci olarak yarış sonuna kadar devam ettik.
– Yarış haftasında konsantrasyonu nasıl sağlarsınız? Ne yer, ne içersiniz?
– Enerji odaklı yiyecekler tercih ediyorum. Karbonhidrat ağırlıklı, özellikle makarna. Sıcak bir havada koşulan yarışlarda ise tuzlu yiyecekler yemeye dikkat ediyorum. Tuz, suyu tutuyor. Yarış sırasında çok fazla su kaybetmemizi önlüyor. Zihinsel olarak hazırlanmak da çok önemli. Yarışa odaklanmanız ve neler yapacağınızı düşünmeniz gerekir. Ben konsantrasyonumu artırdığına inandığım bir müzik eşliğinde düşünmeyi seviyorum.
– Başarınızın sırrı nedir?
– Çok çalışmak, istikrar, disiplin. Başarı bir ekip işi.
– Rallide şansın yeri var mıdır, şansa inanır mısınız?
– Şans tabii ki hayatımızda var olan ve her zaman yanımızda olmasını istediğimiz bir şey.
– Ford Fiesta S2000 nasıl bir otomobil?
– Öncelikle çok sağlam. Hiçbir yarışta sorun çıkarmadı. Elbette bunda mekanik ekibin büyük payı var. Geçen sene kullandığım otomobile göre daha farklı bir kullanım stili var. Sürekli doğru viteslerde olman gerekiyor. Özellikle hızlı ve uzun virajlarda çok fazla kaydırmadan yol almak gerek.
– Rallide mola verdiğiniz zaman neler yapıyorsunuz?
– Yine ralli. Ama bu defa Playstation’da.
RÖPORTAJ : Yelda Cancı
KAYNAK : www.sabah.com.tr