You are here
Home > TURKEY > Ralli TR > Yağız Avcı; “Babamın Adı Başta Avantajdı Ama Sonrası Benim Başarım”

Yağız Avcı; “Babamın Adı Başta Avantajdı Ama Sonrası Benim Başarım”

Yağız Avcı, ralli şampiyonu baba Nejat Avcı’nın şampiyon oğlu. Hayata otomobil sesleri arasında başladı. Henüz 26 yaşında olmasına rağmen unvanlar listesi hayli uzun: İki kez Türkiye Ralli Genç Pilotlar Şampiyonu, En Genç Türkiye Ralli Şampiyonu ve iki yıl üst üste de Türkiye Ralli Şampiyonu… Genç Avcı, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da birinciliği kimselere kaptırmadı

Babam yarışmaya 83 senesinde başlamış, ben 84 doğumluyum. Demek oluyor ki, doğduğumdan beri bu işin içindeyim. Babam kendi aracıyla yarışırdı, o zamanlar öyleydi. Ben de onun yarışlarına gidip gelirdim. Babamın hiçbir zorlaması olmadı. Tamamen kendi hür irademle bu spora başladım. Ama desteğini hiç esirgemedi. Tecrübesi büyük… Yarışlarda da her zaman başımızda oluyor. Etap sonlarında bizi bekliyor, zamanımızı kontrol ediyor. Beş sene Avrupa şampiyonasında yarıştı. 97 Avrupa Ralli Şampiyonu oldu. Nejat Avcı’nın oğlu olmak yarışlara başlarken bir avantajdı. Babam bir markanın pilotluğunu ve takım direktörlüğünü yapıyordu. Oradan bir otomobil kiralayarak yarışa girdim. Onun bu tip bağlantıları etkili oldu ama sonrası bana bağlıydı. Sonuçta kendimi geliştirerek bu, günlere gelmeye çalıştım. Yeteneğimi gösteremeseydim bugüne kadar devam edemezdim. Babamla olduğumuz zamanlarda genelde otomobilden, rallilerden konuşuruz.

GÜÇSÜZ OTOMOBİLLERLE YARIŞIYORDUM

18 yaşında başladım yarışmaya. Güçsüz otomobillerle yarıştığım için genel klasmanda kendimi gösteremiyordum. Daha çok genç pilotlar kategorisinde yer bulabiliyordum. Geçen sene sekizinci sezonumda şampiyonluğu yakaladım. Tabii hepsi imkân meselesi, başa koşacak otomobillere kavuşunca mücadeleci olabiliyorsunuz. Biz de geçen sene güçlü bir otomobille yarıştık. Türkiye Ralli Şampiyonluğu’nu yakalamayı başardık. Bu sezon da aynı şekilde oldu. Bu yılki aracım Ford Fiesta 2000 ile de iyi bir ikili olduk. Sürücüye daha fazla iş düşüyor, kullanması biraz daha zor ama keyifli, sağlam bir otomobil. Kendimize de güvenimiz tamdı. Hata yapmadan bütün yarışları elimden geleni yaparak tamamladım. Bu yıl sekiz yarışa katıldım, altısında en yüksek puanı aldım. Yeşil Bursa Rallisi’nde yedincilik bile şampiyon olmama yetiyordu. Orada da birinci olarak Türkiye Ralli Şampiyonu olmak ayrı bir mutluluk oldu. Tabii ki çok büyük mücadeleler yaşıyoruz. Çok güçlü rakiplerimiz var, kolay olmuyor kazanmak. Bu yaşta, ‘En Genç Türkiye Ralli şampiyonu’ ve ‘İki kez üst üste ralli şampiyonu pilot’ unvanlarını elde ettiğim için mutluyum. İmkânları iyi değerlendirmeye çalıştım. Zirvedeyim demek yanlış olur. Geçen seneki başarıyı koruduğum için mutluyum ama başarıları katlayarak devam etmek gerekiyor.

AİLE ŞİRKETİ
Babama yardımcı oluyorum

Profesyonel olarak yarıştığımız sezonlar para kazandığımız oluyor. Ama Türkiye’de, yurtdışındaki pilotlar gibi para kazanılmıyor. Sadece bu işi yaparak devam etmek çok zor. Şampiyon olunca da ekstra bir para kazanılmıyor. Sözleşmeler sezon başında yapılıyor. Babam da yarışırken, dedemden kalan plastik işini devam ettiriyordu. Şimdi yarışı bıraktı ve tamamen aile şirketinin başında. Ben de yarışlardan artakalan zamanlarda oraya gidip yardımcı olmaya çalışıyorum. Plastik levhalar şekillendirilerek bavul, çanta gibi malzemeler üretiliyor.

YARIŞ ANI
Otomobilin içinde çığlıklar atarız

Yarış esnasındaki konuşmalarımızda kodlar vardır. Mesela “50” dediğimiz zaman, o bir düzlük. Tepe üstleri, yarışların en heyecanlı kısımlarıdır. Uçtuğumuz, arkasını görmediğimiz tepelerde viraj döndüğümüz de oluyor. Babamın, “En çok tepe üstü sağ 6’dan hoşlanıyorum” dediği, arkasını görmediğiniz, tam gaz olan viraj. Ayağınızı gazdan kaldırmadan o tepeyi geçmeniz gerekiyor. O yüzden içeride çok büyük heyecan oluyor. Ben tepeli virajları ve süratli parkurları çok seviyorum. Kazandığımız zamanlarda otomobil içinde bağırıyoruz. Genelde yarış kazanınca babam yemek düzenler, kalabalık bir ekiple yemek yeriz.

HEDEFİM
45 yaşıma kadar yarışmak istiyorum

Spora başladığımda da en büyük hedefim dünya ralli şampiyonasında yarışmaktı. Yaşım biraz geçse de hâlâ şansım olduğunu düşünüyorum. Orada 18-20 yaşında en üst seviyede yarışanlar da var. Türkiye’den daha zor oralara çıkmak. Çok popüler bir spor olmadığı için sponsor bulmakta zorlanıyoruz. Bu sene Ford Otosan’ın ralli takımıyız. Castrol de takımın ana sponsoru. Ralli pilotluğu, dünya üzerinde yapabildiğim en iyi şey. Mümkün olduğunca yarışmak, 45 yaşına kadar devam etmek istiyorum. Sonra yine bu alanda farklı organizasyonlarda yer alabilirim. En çok istediğim şeylerden biri sürüş teknikleri ve ralli okulu açmak.

CO PİLOT
Yarışta gözümüz kulağımız olur

Ersan Alkır, çocukluk arkadaşım. Babalarımız da 30 senelik arkadaş. Onunla 2002’de başladık ve sekiz sezon beraber yarıştık. Geçen sene şampiyonluğu da onunla beraber aldım. Bu sezon Avustralya’ya gitti, hem okumak hem de çalışmak için. O nedenle yeni birini bulmam gerekiyordu. Bahadır Gücenmez, birçok pilotla yarışmış, deneyimli bir co pilot. Açıkçası sezon başında biraz zorlansak da sonradan çok iyi bir uyum yakaladık. Devam edeceğiz inşallah. Co pilotun, otomobilin içinde görev payı yüzde 51’dir. Pilotun temposuna göre not okuma hızını ayarlaması gerekiyor. Yarışta kulağımız, gözümüz oluyor.

TRAFİK
Sürat yapmıyorum

Annem, babamdan dolayı ralliye alışıktı. Yine de evladının yarışması daha başka. Çok korkuyordu başlarda. İlk kez 12 yaşında kapalı bir alanda araba kullandım, babam öğretti. 18 yaşında ehliyetimi alana kadar trafiğe çıkmadım. Öyle evden otomobil kaçırma hevesi hiç olmadı bende. Trafikte mümkün olduğunca dikkatli otomobil kullanıyorum. Sürat yapmak keyifli gelmiyor ancak acelem olduğu zaman hız yapmak zorunda kalıyorum.

BESLENME DÜZENİ
Makarna ve pizza tercih ediyoruz

Sezon aralarında üç-dört ay boşluğumuz oluyor. Tabii sporu da bırakmamak gerekiyor. Otomobilin içi bazen 60 dereceyi buluyor. Sürekli hareket halinde olduğumuz için kas ve nefes kondisyonumuzun iyi olması gerekiyor. Beslenme düzenimiz daha çok karbonhidrat ağırlıklı. Karbonhidrat, enerji açısından çok önemli. Tuz, suyu tutan bir madde, o nedenle sıcak yarışlarda tuzlu şeyler de yiyoruz. Ama daha çok makarna ve pizzayla besleniyoruz.

ÜNİVERSİTE
Faydası oldu diyemem

Endüstriyel tasarım bölümünü çok istiyordum eskiden. Yıldız Teknik Makine Bölümü’nü tutturunca oraya girdim. Aslında üniversite sınavı için de bir hayli çalışmıştım. İyi bir puanla girdim. Biraz uzun sürdü, altı buçuk senede bitirdim. Bunda yarışların bir hayli etkisi oldu. Bana çok büyük faydası oldu da diyemem. Çünkü ralli tamamen pratik işi. Yetenek olmazsa olmaz.

HOBİLERİM
PlayStation’dan vazgeçemem

Kendimi bildim bileli yarışları izlerdim. Aslında ben futbolcu olmak istiyordum. Fakat sonra ralli ağır bastı. Galatasaray hayranıyım. Hâlâ futbolda kendime güvenirim ama uzun zamandır oynamıyorum sakatlık çıkmasın diye. Bir de çok sert oynamazdım, benim için handikaptı o. Masa, tenisini çok seviyorum. Okulda takımdaydım. Yelken sporuna merak saldım, vaktim oldukça öğrenmeye çalışıyorum. PlayStation vazgeçilmez hobilerimden biri. Özellikle ralli otomobili kullanmaya yakın olan simülatörler çok faydalı oluyor. Korku filmlerini severim. Beklemediğim bir anda yapılan espriler ve çok ince olmayanlar beni güldürür. Cem Yılmaz’ın son DVD’sini tekrar tekrar izliyorum, her seferinde kahkahalarla gülebiliyorum. Motor sporlarının bütün branşlarını takip ederim. Kitap okumayı çok sevmem.

FAVORİ PİLOTUM
Loeb hiç hata yapmıyor

Ralli pilotlarının videolarını, araç içi görüntülerini çok izlerim. Pilotların direksiyon ve fren hareketleri, kullanış stilleri, viraj dönüşlerini izleyerek çok şey öğrenebiliyorum. Örnek aldığım favori pilotum Sebastian Loeb. Yedi kere dünya şampiyonu oldu. Hiç hata yapmıyor ve çok hızlı. Favori pilotum eskiden Estonyalı pilot Markko Martin’di. 2005 sezonunda co pilotu yarış esnasında hayatını kaybedince yarışmayı bıraktı.

RÖPORTAJ : Faruk Bildiri
KAYNAK : www.sabah.com.tr

Top