You are here
Home > TURKEY > Ralli TR > Murat Günarslan’dan Kulüpler Birliği’ne Öneriler

Murat Günarslan’dan Kulüpler Birliği’ne Öneriler

Değerli Kulüpler Birliği Yöneticileri,

Öncelikle sizlere, kurmuş olduğunuz birlik ve motorsporlarına kurtarmak adına atmış olduğunuz büyük adım için şahsım adına çok teşekkür ederim. Türk motorsporlarının yok olmaya yaklaştığı şu dönemde, aktif olarak yarışan bir sporcu olarak, ne kadar mutlu olduğumu kelimelerle ifade edemem. Zira kalbinde ralli aşkı olan ben, çok uzun zamandır çıkış yolları aramakta, bunları birçok ortamda dile getirmekte ve hatta mevcut federasyon yönetimine bildirmekteydim. Ancak mevcut yönetimin spora ve sporcuya olan duyarsızlığı sebebiyle hiçbir sonuç alamamaktaydım.

Tahmin ediyorum ki; şu an yeni projeler ve büyük sorunların çözümü üzerinde çalışıyorsunuz. O sebeple, nacizane birkaç şeyi sizlere aktarmak ve dikkatinizi çekmek istiyorum.

Ben, bu sporu kısıtlı maddi imkanlarım sebebiyle, kısıtlı olarak yapabiliyorum. Ralliye, 2002 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası’yla başladım ve bu zamana kadar 28 rallide start aldım. Kariyerimde çok çeşitli sıkıntılarla karşılaştım ama yılmadım, yılmaya da pek niyetim yok, sağlığım yettiği sürece bu sporu icra etmeye devam edeceğim.

Sporun çok büyük sıkıntıları var ama bunlar çözülemeyecek sorunlar değil. Sizlerin tecrübeniz ve bilginizle bu sorunları kısa sürede çözebileceğinizi düşünüyorum. Ancak şahsım adına, dikkatimi çeken 2 büyük soruna dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bunlardan birincisi; federasyonunun sporculardan lisans ve benzeri işler için topladığı fahiş ücretler…

Federasyonumuz; sporculardan uzun zamandır fahiş lisans bedelleri, bunun yanında araç homologasyon belgesi, cage onay belgesi vs adına altında çok ciddi bedeller talep ediyor. Bu bedellerin yüksekliği; sporcuları, özellikle amatör ve yarı profesyonel sporcuları ciddi anlamda zorlamaktadır. Bunun yanında, sporcuyu federasyona karşı soğutmakta, sporcunun kafasında; “federasyon bizi kazıklıyor” imajı oluşturmaktadır. Mevcut federasyon, bu ve benzeri uygulamalarla, sporcudan kopmuştur. Sporcu, kendisini bir federasyon çatısında hissetmemekte, aidiyet duygusu yaşamamaktadır.

Kulüpler Birliği Platformu içerisinden oluşacak yeni yönetimin; sporcudan alınan tüm bedelleri sembolik düzeylere indirmesini özellikle rica ediyorum. Bununla beraber, federasyonun sporcunun kafasında, destekçi konumuna geçmesi gerekmektedir. Mevcut yönetim, şu an sporcuya sadece köstek durumundadır. Sporcudan uzaklaşmış, kopmuştur. Tüm sporcular, federasyonun kendileri için hiç bir çalışma yapmadığını düşünmektedir.

Ben şahsen, bu çalışmalarla; spora daha fazla kişi katılacağını, yönetim ve sporcular arasında daha sıcak diyaloglar kurulacağını, düşünüyorum. Sporcunun, federasyonun kendisinin yanında en büyük destekçisi olduğunu hissetmesi gerekiyor. Bu çok uzun yıllardır unutulup giden bir değerdir.

Bunun yanında, yarış kayıt bedelleri de artık ciddi rakamlara ulaşmış, durumdadır. Amatör sporcuların 1 yarışlık bütçelerinin, büyük bir kalemi halini almıştır. Fahiş lisans bedelleriyle birlikte kayıt bedelleri çok ciddi gider durumundadır. Kayıt bedelleri doğrudan federasyonla ilgili olmasa da, bu konuda sponsorluk çalışmaları sayesinde, kayıt bedelleri sembolik hale gelebilir.

Bu zamana kadar farklı spor branşlarından yaptığımız araştırmalarda, lisans ve kayıt bedellerinin ya sembolik bedelli ya da bedelsiz olduğunun tespitini yaptık.

Bu durumu örnekler açıklamak isterim; Şu an için ulusal rallide start almak isteyen bir ekibin, 1880 TL lisans bedeli vermesi gerekmektedir. Yarışın kaydıyla birlikte bu rakam 3000 TL’ye yaklaşmaktadır. İlk etapta, sezonun tamamını kovalayan bir sporcunun yıllık bütçesinin küçük bir kısmı gibi görünse de, 1 veya 2 yarış yapan amatör rallici için çok ciddi bir bedeldir. Zira, amatör sporcu yarışa girmesi için önündeki en büyük engeli, lisans ve kayıt bedeli olarak görmektedir. Çünkü amatör sporcu; lastik, benzin ve servis sorunlarını bir şekilde çözebilmektedir. Servis almayan, çıkma lastikle yarışan ve kendi benzinin kredi kartı ile satın alanan amatörler hala bulunmaktadır.

Bu sayede; ralli şampiyonasında yarışan 30-40 kişilik kemik kadronun yanına her yarışta, o şehirde yaşayan amatörlerin katılımı kolaylaşacaktır. Yeşil Bursa Rallisi’ne katılan 40 kişilik kemik kadronun yanında Bursa’daki amatörlerden en az 10 ekibin dahil olacağının düşünmekteyim. Hatta o amatör, bu kez elindeki mevcut lisansı ve onu zorlamayan kayıt bedeli ile kendine yakın olan Kocaeli Rallisi’nde de yarışmayı düşünecektir. Her rallide sağlanacak 3-5 artışla, kısa zamanda özlenene 60’lı 70’li kayıtlara ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

İkinci büyük sorunsa, tanıtımdır…

Türkiye’de motorsporlarının en büyük eksikliği tanıtımdır. Basın ve halkla ilişkiler konusunda bu zamana kadar çok az çalışma yapılmış, bu çalışmalar da başarıyla ulaşmamıştır. Ülkemizde yapılan WRC ve F1 yarışları da hiç bir işe yaramamıştır. WRC’de ve F1’de yarışan bir Türk pilot olmadıktan sonra, zaten bu organizasyonların Türkiye’de motorsporlarında patlama yaratmasının mümkün olmadığı da net şekilde görülmüştür.

Federasyonumuzun, öncelikle çok profesyonel ve motorsporlarını çok iyi bilen kişilerden oluşan, basın ve halkla ilişkiler birimine ihtiyacı vardır. Bununla beraber federasyon bütçesinin bir kısmı da basın ve halkla ilişkiler işlerine ayrılmalıdır.

Halkımız, basınımız; motorsporları hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir. Cadde sürat yapıp, kazan yapanlar “rallici” olarak nitelendirilmektedir. Özellikle medyanın ve buna bağlı olarak halkın bilinçlendirilmesi çalışmaları çok önemlidir. Federasyon basın ve halkla ilişkiler biriminin her yarış organizasyonu için ulusal medya, yerel medya ve yerel yönetimle irtibatlı şekilde basın ve halkla ilişkiler çalışması yapmalıdır. Medya sponsoru olmayan, yarış organizasyonu kesinlikle olmamalıdır. Bu çalışmalar uzun vadede çok ciddi faydalar sağlayacak, artan medya ve halk ilgisiyle, spora sponsor desteği de artacaktır.

İlaveten…

Özellikle, ralli yarışlarının İstanbul, Ankara ve İzmir gibi çok fazla sayıda sosyal ve sportif faaliyetin olduğu büyük şehirlerden alınarak, Anadolu’daki büyük şehirlerimize kaydırılması gerektiğini düşünüyorum. Kayseri, Adana, Erzurum, Trabzon gibi şehirler, her boyutta sportif organizasyona ev sahipliği yapacak alt yapıya sahip durumdadır. Bunun yanında bu şehirler, motorsporları gibi yeni spor dallarına aç şehirlerdir. Çok dikkat çekici organizasyonlara ev sahipliği yapabileceklerine inanıyorum.

Saygılarımla

MURAT GÜNARSLAN
www.muratgunarslan.com
[email protected]

Kulüpler Birliği Platformu’ndaki yazı için lütfen linke tıklayın…

Top