You are here
Home > MOTORSPORT > Aykut Bilir; “Vize, WRC ve IRC Üstüne…”

Aykut Bilir; “Vize, WRC ve IRC Üstüne…”

Vize, WRC ve IRC Üstüne...

Bir ayda iki yazı yazmak adetim değildir ama bugün Hürriyet.com.tr’de gördüğüm haber verdiği sebep ile bu ay böyle olacak. Ardından da geçtiğimiz haftanın motorsporu haberlerine bir göz atacağız.

Berkay Besler’i camia içinde olup da tanımayan, adını duymayan yoktur. (Değil mi?) Babası Mehmet Abi’yi de. Hikayeyi hemen özet yapayım. Bildiğiniz gibi Mehmet Besler geçen sene kendi cebinden yaptığı ciddi bir yatırımla, yetenekli oğlu Berkay’ı ,Dünya Karting Şampiyonası’na soktu. Bu mücadele kimseden maddi bir destek beklemeden gururla, oğluna Türk bayrağını taşıttı. En büyük sorun bizim hepimizin yaşadığı “vize problemi” idi. Spor Bakanımız el verdi. “Halledeceğiz” nutukları atıldı ama sonuç yine hüsran oldu. Berkay, her yarış öncesi konsolosluk kapılarında vize için sıraya girdi, derdini anlattı. Bazen aldı, bazen alamadı. Ama 19 yarışlık seriyi bir şekilde tamamladı. Dikkat edin “19 yarış”. “19 haftasonu”. Bu ülkede ben yarışıyorum diyen kimse bir senede bu kadar yarışmıyor ki bunların tamamı yurtdışı. Masraflar korkunç. Otel, uçak, konaklama, yarış masrafları. Ve her şeye rağmen gelen Dünya Üçüncülüğü. Verilen “Milli Sporcu” unvanı. Sene 2012 oldu. Hiçbir şey değişmedi. Geçen hafta Almanya’da düzenlenen Kart Master için Besler Ailesi bütün hazırlıklarını yaptı. Ama gelin görün ki “vize” yine dert oldu. Her şey çöpe gitti.

Bizim ülkemizde “Milli” olmak kadar anlamsız bir şey yok. Çünkü hiçbir işe yaramaz. Çağırılırsanız belki protokolde yer bulursunuz. Onda da birinin amcaoğlu gelir siz şutlanırsınız hakkınız olan yerden. Zaten bizim “Milli” dediğimizi yurtdışı hiç takmıyor. Hatırlarım zamanında Tekvando Milli Takımı diye Almanya’ya kaçak işçi götürenler yakalanmıştı. Berkay Besler gibi bir sporcuya Almanya geçit vermedi. Anlamak, idrak edebilmek güç. Bugünlerde ise hala hakkımız olan (evet hakkımız anlaşmalarda var sayfa sayfa ama medeni Avrupa’da takan yok) vizesiz girişi kullanamıyoruz ve bed suratlı bir gümrük polisi size “yallah” diyebiliyor. Türk dendiği zaman hala Avrupa’da ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek utanç verici.

Dönelim dünyaya yoksa bu yazı bitmeyecek. Geçtiğimiz hafta hem WRC hemde IRC’de önemli birer ayak koşuldu. WRC, Dünya’nın öbür ucunda Yeni Zelanda’da idi geçtiğimiz haftasonu. Bildiğiniz gibi Avustralya ile dönüşümlü yapıyorlar. Güney Yarım Küre’de kış olunca mevsimlerden bol sürprizli yarış izlemek doğal oluyor. Ford’lar Yeni Zelanda’ya shakedown’da yaptıkları göz alıcı dereceler ile hepimize acaba dedirtiler. Ama sıralamanın en hızlısı Latvala gidip 13. sırayı seçince klasik Ford rezaletinin yaşanacağı belli oldu. Yav ben İstanbul’dan accuweather’a bakarak bile Auckland’da yarının yağmuru olacağını söylerken, Ford takımı neyin kafasında hala anlamış değilim. Bu son birkaç sezondur hava şartları tahminlerinde yanılarak verdikleri yarışlardan biri daha oldu. Hoş havayı doğru tahmin etseler Solberg ya da Latvala olmayacak bir yerden uçuyorlar zaten. Ford’da genç yetenek Ott Tanak çok gitti. Ama finiş göremeyince bir anlamı olmadı tabi. Citroen’ler ilk iki gün açık rekabet yaptılarsa da, son gün başlamadan Yves Matton pilotlarına “Akıllı gidin” diyince ayaklar gazdan çekilip, bir duble daha yapıldı. Sezonun yaz tatili verilmişken Finlandiya öncesi Loeb “9”’a doğru emin adımlar ile gidiyor. Ford’ların hala yarış kazanmak için şansları var. Çünkü şasi yapıları Finlandiya için uygun ve aslında DS3 WRC’den yüksek hızlarda daha dengeli bir araçları var. Ama pilotlar “akılsız” olunca olmuyor işte.

Yeni Zelanda’da sadece WRC ekipleri değil, S-WRC ve P-WRC de mücadele ediyordu. Proton’lar kalınca (Ne büyük sürpriz değil mi?) yerel isim ve 2011 P-WRC şampiyonu Hayden Paddon elini kolunu sallıya sallıya birinciliğe giderken son gün her şeyi riske sokmayı becerdi. Önce kırılan bir süspansiyon sonrada patlayan lastik ile güç bela yarışı kazandı. Proton’un İsveçlisi PG Andersson Rally 2 ile yaptığı dönüşte Paddon’a tehdit olmasa da podyumda ikinci basamağı aldı. Hemen ardında da Fiesta ile Polonyalı Oleksowicz gelirken, dördüncü de Yazeed Al Rajhi oldu. P-WRC’de ise Arjantinli Marcos Ligato Impreza WRX ile ilk zaferini elde etti. 6 dakika’ya yakın bir zaman geriden ikinciliği Endonezyalı Subhan Aksa elde ederken, Ricardo Trivino üçüncü oldu. Fiesta ST ile dört çeker rakiplerine karşı mücadele eden İngiliz Bayan pilot Louise Cook ise “Yeni Zelanda bütçesi için daha önce kazandığı kupaları satışa çıkararak topladığı bütçe ile” geldiği yarışta finişe ulaşarak seride altıncı oldu ve çok değerli puanlar elde etti.

Gelelim IRC’ye. Targa Florio’dan bir hafta sonra koşulan Geko Ypres Rallisi hem IRC hem ERC puan vermesi hem de Belçika, Hollanda, Fransa ekseninde pilotların katılımı ile şölen tadındaydı. Skoda, Hanninen ve Mikkelsen ikilisi ile start alırken, hepimizin gözü Uçan Belçikalı Freddy Loix’de idi. Loix bu sezon Peugeot direksiyonunda. Bilindiği gibi Peugeot’un resmi uydu takımı olan Kronos Racing ralli kısmını bir süreliğine kapattı. Bu kapama sadece 2013’e kadar sürecek. 208 R2 ve 208 R5 müşterilere satılmaya başlanınca tekrar canlanacak. O zamana kadar sadece pist yarışlarına odaklılar. Le Mans Serisi ve pistte yarışan müşterilere hizmet veriyorlar. Kronos’un görevini ise bu sezon Sainteloc Racing devir aldı. Loix kendi evinde 207 S2000 EVO2012 ile Fabialara karşı neler yapacağı herkes tarafından çok merak ediliyordu. Malum Fabiaların müthiş bir üstünlüğü var ve 207’ler henüz ciddi bir pilotun elinde iş göremedi.

Yarışın ilk etabını Mikkelsen Hanninen’in 0.8 saniye önünde bitirerek lider başlasa da Hanninen ikinci etapla elde ettiği liderliği yarış sonuna kadar korumayı bildi. Mikkelsen, Finli pilotu yakalamak için limitlerini zorlarken beşinci etapta kaçırdığı bir fren noktası ile yol dışına çıkarak bir dakika zaman kaybetti. İlk günün sonunda Hanninen Loix’in 26 saniye önünde servise gelirken arkalarında Tsjoen ve Mikkelsen vardı. İkinci güne; Loix, meşhur “maksimum atak” politikası ile başladı. İlk üç etabın ikisinde en iyi zamanı yapan Loix Hanninen’e yaklaşmaya başlamıştı. Bu arada Norveçli Mikkelsen ikinci günün ilk etabında hırsının kurbanı olarak kaçırdığı bir kavşakta duramadı ve aracına hasar vererek yarış dışı kaldı. Sonraki dört etabın üçünde Finli pilot en iyi zamanı yaparak Belçikalılardan uzak durmayı başardı. Günün kalan etaplarında zamanı gittikçe açan Juho Hanninen, pekte sevmediği Ypres Rallisi’nde zafere ulaşmış oldu. İkinci Freddy Loix olurken yaptığı açıklamada 207’nin limitlerinde gittiğini ama Juho ve Fabia kombinasyonunu yenmenin çok zor olduğunu açıkladı. Belçikalı Fabia pilotu Tsjoen de podyumun son basamağını kaptı. P-IRC sınıfında ise Avusturyalı Andreas Aigner Imprezası ile yarışı rahat kazanırken, İki Çeker’de Estonyalı genç yıldız Martin Kangur JAS Honda Civic R3 ile en yakın rakibinin iki buçuk dakika önünde yarışı kazandı.

Yoğun bir haftasonunu geride bırakırken, çok az bir zaman kalan ve ülkemizin elinde kalan tek uluslar arası motorsporları organizasyonu olan Boğaziçi Rallisi için hazırlıklar tüm hızı ile sürüyor. Etaplar hepimizin geçtiğimiz senelerden bildiğimiz etaplar. Önemli bir yenilik yok. Yarışın kuşkusuz en önemli olayı ise 2010 IRC ve 2011 S-WRC şampiyonu Juho Hanninen’in startının kesinleşmesi. Ayrıca geçen sene Pegasus Racing’den Punto S2000 kiralayarak yarışan Antonin Tlustak bu sezon TokSport’tan Mini SP kiralayarak tekrar ülkemize geliyor. Yarışın gediklisi Polonyalı Solowow ve Eskişehir’de start alan Al Kuwari’de kesinleşen kayıtlardan olurken, Rossetti ve Hanninen’in mücadelesi dünya gözü ile görülmesi gereken bir olay olacak. Bu sefer iki pilotta aynı araçlar farklı lastik sağlayıcıları ile mücadele edecek.

Herkese bol motorsporları günler diliyorum…

Aykut Bilir – RalliTürk Editörü

Top