You are here
Home > MOTORSPORT > WRC RALLY TURKEY YARIŞLARINDA KİMLER ZAFERE ULAŞMIŞTI?

WRC RALLY TURKEY YARIŞLARINDA KİMLER ZAFERE ULAŞMIŞTI?

WRC efsaneleri kariyerlerinin en unutulmaz galibiyetlerinden bazılarını Türkiye’de almıştı. Hatırlıyoruz.

Türkiye Rallisi, ilk kez Dünya Ralli Şampiyonası’na girmek hedef alınarak organize edildiğinde adı Anatolian Rally olarak belirlenmişti. Tıpkı Formula 1, MotoGP ve pek çok yarış serisini ağırlayan İstanbul Park gibi bu fikir de milenyumun başında filizlenerek ilk somut çabalarını ortaya koydu. O dönem WRC spec araçlarla Türkiye Şampiyonası’nda yarışan isimler üç yıl boyunca FIA’ya Türkiye’nin bir WRC ayağını organize edebileceğini kanıtladılar. 2003 takvimine girmeden önceki son rallinin konuklarından biri, geleceğin efsanesi Sebastien Loeb’dü.

2003: Sizi kırmak istemezdik

2000’lerin başında kırıcı ralli dendiğinde akılda tek bir yarış canlanırdı: Akropol Rallisi. Türkiye ise, Antalya’nın zorlu ve taşlı etaplarında yapılacak ilk Rally Turkey öncesi bu algıyı değiştirmeye kararlıydı. Zorlu etaplarda sorun yaşamayan Sebastien Loeb, co-pilotu Daniel Elena ile kaybolup yakıtlarını bitirerek ana sponsorlarından biri petrol şirketi olan araçlarında ironik bir veda yaşadılar. Daha sonraki yıllarda pek çok macera yaşayacak olan Marcus Grönholm ise hidrolik direksiyon arızasıyla Antalya sıcağında eziyet çekmiş, ancak takım yarışı bırakmasına izin vermemişti. Subaru pilotları Tommi Makinen ve Petter Solberg de etapların sert koşullarından çıkamayan isimlerdi. Toplamda 62 ekipten 27’sinin finişe gelebildiği ilk WRC rallimizde tecrübeli Carlos Sainz, suya sabuna dokunmama taktiği ile yarışı kazanmayı başarmıştı. İlk yarışla birlikte Türkiye, kolay zaferlerin adresi olmayacağını tüm pilot ve takımlara gösterdi.

2004: Yanlış seçimler, ağır sonuçlar

2004 Türkiye Rallisi’nin özel etapları başlamadan önce ağır bir şekilde yağan yağmur, sabah güneşinin gölgede olmayan her şeyi kurutmasıyla lastik seçimlerini zor hale getirmişti. O zamanlar çiçeği burnunda şampiyon Petter Solberg hata yaparak spin atmış, McRae sonrası Ford döneminin yetenekli Estonyalısı Markko Martin de seyirci özel etabını kazandıktan sonra ertesi gün yanlış lastik seçimiyle geriye düşüp epey vakit kaybetmişti. Aynı zamanlarda oynanan Euro 2004 maçları üzerine kokpitte Michael Park ile ettikleri muhabbet görülmeye değer. Marcus Grönholm ise sezonun ilk bölümünde liderken art arda kaybettiği puanlar üstüne burada iyi bir yarış çıkarmasına rağmen Loeb’ün arkasında kalarak ikinciliğe razı olmuştu. Solberg podyumu tamamladı. Şimdilerde Loeb ve Solberg eski birer şampiyon olarak Rallikros Dünya Şampiyonası’nda, Marcus’un oğlu Niklas Grönholm ile yarışıyorlar. Zaman çabuk geçiyor.

2005: Alışsanız iyi olur

Sebastien Loeb 2004 Türkiye Rallisi’ni kazandığında sekizinci WRC zaferini elde etmişti. Tam bir yıl sonra, takvimin aynı yerindeki ralliye geldiğinde ise artık bir dünya şampiyonuydu ve galibiyet sayısını 15’e çıkararak Türkiye’de ikinci kez kazanıyordu. En çok ralli kazanan pilotlar sıralamasında Sainz-McRae-Makinen-Kankkunen gibi isimlerin 20-25 galibiyet arasında seyreden çekişmeli durumunu sezon bittiğinde Loeb darmaduman etmeye hazır bir şekilde gelecekti. 20 galibiyete 2005 sezonu sonrasında ulaşan Loeb’ün özel bir adam olduğu ve öyle kolay kolay yenilmeyeceği de 2005 Türkiye Rallisi’nde anlaşılıyordu. Olağan şüpheliler Petter Solberg ve Marcus Grönholm’ün podyumu tamamladığı ralli, nispeten daha fazla ekibin finiş görmesiyle de dikkat çekiyordu. Chris Atkinson’ın süspansiyonu kırık Subaru’sunu servis alanına getirdiği, Tony Gardemeister’in beladan uzak kalamadığı ralli yine de standartların üzerinde bir sınav olarak akıllarda yer etti.

2006: Loeb’ün yokluğu, McRae’in vedası

Motorsporları tehlikelidir. Dağ bisikleti bazen daha tehlikelidir. Mark Webber’in meşhur dağ bisikleti kazasından birkaç yıl önce, hem de sezon devam ederken çok daha risklisini Sebastien Loeb yapmayı becermişti. İsviçre’de antrenman yaparken düşüp kolunu kıran ve sezonun son dört yarışını kaçıran Loeb’ün gelemediği ilk ralli 2006 Türkiye Rallisi’ydi. Ford pilotu Marcus Grönholm için ortaya çıkan fırsatı değerlendirmek farzdı tabii. 19 etabın 12’sini Ford pilotları kazanırken, Grönholm galibiyete giden yolda yedi kez en iyi zamanı elde etti. Ralli ve oyun dünyasının efsane ismi, hem onu izlerken hem de oyununu oynarken binlerce saatimizi verdiğimiz Colin McRae ise kariyerinin ve yaşamının son rallisinde, son etapta elektrik arızasıyla yarış dışı kaldı. 2007’nin sonbaharında helikopter kazasında kaybettiğimiz McRae’i etaplarda son kez Türkiye’de gördük. Ford pilotlarının ardından podyumu ise Solberg tamamlıyordu. Ama bu bildiğiniz, alıştığınız Solberg değil. Petter’in yine şanssız geçirdiği bir başka Türkiye Rallisi’nin ardından, ağabeyi Henning kariyerinin ilk WRC podyumuna ulaştı. Çek Skoda pilotu Jan Kopecky’nin 15’inci etapta attığı takla da akıllarda kalan görüntülerdendi. Grönholm maksimum puanı çalmasına rağmen, geriye kalan üç rallinin ikisini kazanıp birinde de beşinci olarak Fransız pilotun bir puan gerisinde kaldı. Böylece Loeb, devamı gelecek olan şampiyonluklarına yenisini ekledi. 2007’de WRC takviminden ayrılan Türkiye, onun yerine şimdi Avrupa Ralli Şampiyonası (ERC) haline gelen Kıtalararası Ralli Şampiyonası’nı (IRC) ağırladı. Dağ bisikleti demişken, 10 kez dağ bisikleti dünya şampiyonu olup sonra motorsporlarına geçen Nicolas Vouilloz da burada zaferi tattı.

2008: Antalya’da son kez

2010’da takvime son defa dönecek olan Türkiye Rallisi, 2008’de Antalya’daki son yılını geçiriyordu. Şampiyona lideri olarak etapları süpürmek zorunda kalan Sebastien Loeb, Ford’un gün sonu taktiklerine cevap bulamadığı için gerilere düştü. Yine de Mikko Hirvonen ve Jari-Matti Latvala avantajlı konumlarına güvenecek durumda değillerdi. Yaz arasına şampiyona lideri olarak girmek isteyen Hirvonen, yarışın son bölümünde gelen ataklara rağmen Latvala ve Loeb’ün önünde kalmayı başararak Türkiye’de ilk kez kazandı. Yıllar boyunca hızlı ama istikrarsız imajını pekiştirecek olan Latvala, ilk Latvalavari performanslarından birini 2008 Türkiye Rallisi’nde göstermiş oldu.

2010: Tanıdık isimler, yeni maceralar

Photo : Harun Ozdemir

Henüz YouTuberlar yokken, YouTube’un ilk fenomenlerinden biri Gymkhana videolarıyla ünlenen Ken Block’tu. DC Shoes şirketinin tanıtımını bu videolarla yapmak için başlayan iş bir anda büyüyüp Block’u bir yarışçı haline getirmişti. Ralli dünyasına bir türlü alışamayacak olsa da, artık İstanbul’da düzenlenen Türkiye Rallisi’nin servis alanında ona ilgi büyüktü. Ama asıl gözler, 2007 Formula 1 Dünya Şampiyonu Kimi Raikkonen’deydi. Bir yıl önce Ferrari’nin şampiyon pilotuyken, Alonso’nun takıma getirilmesi için kendisine ücretli izin yaptırılmıştı. Raikkonen Citroen’le hiç fena bir iş çıkarmadı ve Tommi Makinen’in eski co-pilotu Kaj Lindström ile İstanbul’da beşinci oldu. Sebastien Loeb, ilk Türkiye zaferini elde ettiğinde sekizinci kez WRC’de kazanıyordu. 2010’da WRC son kez ülkemize uğradığında ise buradaki zaferi ona 57 galibiyet gibi bir rekoru getiriyordu. 21 zafer daha kazanıp tarihin tartışmasız en iyisi olacak Loeb, Petter Solberg ve Mikko Hirvonen’in önünde çok rahat bir zafer elde ediyordu. Dünyanın en iyilerini Türkiye’de bir kez daha görebilmek için, sekiz yıl beklememiz gerekiyordu.

Dünya Ralli Şampiyonası’nı bu kadar uzun süre beklediğimize değecek. Marmaris’te zorlu, teknik ve görkemli etaplar, farklı zemin şartlarıyla birleşecek. Yıllardır şampiyon olan Fransız Sebastien’ların hegemonyasını bitirecek gibi görünen Thierry Neuville ve bu sezon zamanının azaldığını bilen Sebastien Ogier başta olmak üzere, herkesi Rally Turkey’de izlemek büyük keyif verecek. Az kaldı, sabırsızlıkla bekliyoruz.

[youtube]https://youtu.be/rDhwmMNkHDU[/youtube]

Top