You are here
Home > MOTORSPORT > Aykut Bilir; “Lastik Dediğin Nedir Ki?”

Aykut Bilir; “Lastik Dediğin Nedir Ki?”

Lastik dediğin nedir ki? Biraz kauçuk, biraz plastik, içine biraz da tel attınız mı, tamam gerisi pres kalıp vb. Ama iş motorsporlarına gelince az önce yaptığım tanımların hepsi ayrı ayrı önem kazanıyor.

2010 sezonu sona ermeye yaklaşırken herkes Pirelli’nin anlaşmasını yenileyip yenilemeyeceğini tartışırken, İtalyan lastik devi 1991’de son kez çıktığı Formula 1 pistlerine geri döndü. Bu gidiş Pirelli’nin pistlerde neler yapabileceğini ve WRC’nin yeni lastik tedarikçisinin kim olacağı sorularını doğurdu. Neyse ki hepsi kısa sürede cevap buldu. Michelin hemen üç sezonluk kontratı FIA ile imzalarken hepimizin içi rahattı. Nedeni basit. Uydu firması BFGoodrich (bilmeyenlere not, BFG 1988’den beri Michelin’in bir parçası) uzunca bir süredir ralli parkurların ve IRC serisinde inanılmaz datalar ve deneyimler kazanmıştı.

Şimdi hikâyemiz başlıyor. Anlaşmalar imzalandıktan sonra 2011 Ocağının ilk günlerinde test arabaların üstünde Fransız firmanın şişman adamının logolarını görmeye başlamak, eski bir dostu yeniden görünce olduğu gibi bir tebessüm yarattı. Ta ki testlerde pilotlar lastiklerden şikayet etmeye başlayana kadar. Hemen otoriteler, “Yok efem orta diferansiyel yok ondan alışamadılar, lastiklere suç atılıyor.” dediler. Michelin uluslararası motorsporlarından ismini çektikten sonra bayrağı BFG’ye devretmişti. Bayrağı aynı hızla geri alırken sanki mühendisleri almayı unutmuştu. Senenin ilk ciddi rallisi olan Monte Carlo nispeten kuru azcık (iki etap) buzlu olarak ufak tefek patlayan lastikler ile kimseyi üzmedi ki, üstüne İsveç Rallisi geldi.

İsveç’de lastik patlatanlar ve bu yüzden sıkıntı yaşayanlar çoğalmaya başlayınca bir homurtu yükselmesi ile FIA “aba altından anlaşma göstererek” bir anda açıklamaları “İsveç canım burası olur böyle” söylemlere dönmesini sağladı.

Bu arada testlerde lastik patlatarak aracına hasar veren fabrika pilotları da olmadı değil. Evet, Latvala’nın Portekiz’deki testinde, nedeni açıklanmadan kapatılan kazadan bahsediyorum. Kazanın sebebi yüksek süratli bir kesimde patlayan düşük kilometre’de bir lastik.

Velhasıl, cümle cemaat Meksika’yı gözlemeyi başladık. WRC tarihinin en düşük katılımlı (sadece 25 araç ki, 13’ü WRC) yarışında gene lastik patlamaları yarışa damgasını vurdu. Ve sonunda takımlardan isyan gelmeye başladı. Bu noktada Michelin kompetisyon direktörü Nick Shorrock lastiklerinde bir sorun olmadığını açıkladı. Evet, Michelin’de sorun yoktu. Sorun “yarışları daha cazip” hale getirmeye çalışan yer cücesi Jean Todt idi. Maliyetleri düşürmek amacı ile lastik setlerinde kısıtlamaya giden FIA başkanı bunu 2012’de günde bir sete indirmeyi düşünürken, yarışlara uzun mesafe yarışı havası katma niyetinde. Ama değişik sonuçlar yaratabilmek için Michelin’i sürpriz yapabilen lastikler hazırlaması konusunda da baskı altında tutuyor.

Bu arada ülkemize dönelim. Lassa Yarış takımını geçtiğimiz ay, beş yılın sonunda ömrünü doldurduğunu ve “planlı” bir operasyon olduğu için kapattığını duyurdu. Fabrika “talep olduğu sürece” üretime devam edecekmiş. Talep kısmında Türk amatör yarışçılarına kimsenin kulak vermeyeceğini bildiğimizden umarım Amerika ve Avrupa’dan siparişler devam eder, diyorum.

Ayrıca, şu ülkemde Lassa ile donatılmış son model bir S2000’in Ulusal Şampiyona da şampiyonluğu  kovalamasını izleyememek beni üzdü.

Pirelli ne yapıyor peki diye soranlar içinde hemen aktarayım. Pirelli Formula 1’e “çok iyi” hazırlandığı aylarca duyurduktan sonra geçtiğimiz haftasonu yapılan Barselona testlerinde bütün takımlar hem çok yavaş hem de çok dayanıksız olduklarından şikayet etmesi ile “don” gözükmüş oldu. En fazla 14-17 tur arası dayanabilen bu lastikler ile bu sene Formula 1 çok eğlenceli olacak gibi. Halihazırda Pirelli 2012 WRC lastik kurallarına açıklanınca geri dönebiliriz diye ağzını çalkalıyor zaten.

Daha fazla kauçuk muhabbeti yapmadan konuyu toplayalım. Lastik üreticilerine tavsiyelerim basit. Pirelli, acil rallilere dön, Formula’dan anlamıyorsun. Scorpion kodlu “taş” gibi lastiklerini Loeb çok özlemiş. Michelin, aklını başına al adam gibi lastik üret. Bridgestone, yazıda senden bahsetmedim ama sen nereye ait olduğunu biliyorsun. Lassa, sana ne desem boş. Arayıp lastik lazım çok sayıda diye fabrikayı taciz edeceğim.

Yazımı sevgili Alptekin Işıkalp’in sosyal ağdaki bir iletisi ile bitirmek istiyorum, “Araçlar, lastik havası ile hareket eder.” Havanız hiç kaçmasın dileği ile.

Aykut Bilir – RalliTürk Editörü

Top