You are here
Home > MOTORSPORT > Aykut Bilir; “Bayram Şekeri Tadında…”

Aykut Bilir; “Bayram Şekeri Tadında…”

Geldi çattı Kurban Bayramı. Ben de bir süredir ara verdiğim yazılarıma bu bahane ile döneyim, dedim. Son birkaç aydır, ki net olarak söylemek gerekirse Paris Motor Şovu’nun hemen öncesinden beri camiada dönen birçok soru yanıt buldu. Hoş hala boşta kalan kutucuklar varsa da onların dolması içinde az bekleyeceğiz.

Dokuzuncu WRC şampiyonluğuna ulaşan Loeb, artık yarım zamanlı yarışacağını açıklarken bunun en büyük etkisi artık her şeye aklı eren minik kızının isyanı. Babası yılın 12 ayı o etap senin bu test benim diye gezince doğal olarak aile ile ilgilenmek zor oluyor. Gene de Loeb iyi bir baba olarak sözleşmesindeki opsiyonu kullandı. Ama bilmeyenlere bir açıklama yapayım. Sebastien Loeb, Monte Carlo ve İsveç’te start alacağı kesin ve programın gerisi net değil. Yani Hirvonen işi beceremez ise “Kral” geri gelir kazanır yine. Yapmadığı iş değil. 2006’da sezonun son dört yarışına giremediği halde şampiyon olabilmişti. Hirvonen’in yanında Loeb olmadığında Neuville olmasına herkes kesin gözü ile bakarken Yves Matton’un “Tecrübeli bir isim olacak.” demesi acaba Sordo’mu sorusunu akıllara getiriyor.

Yılların iki numaralı takımı Ford ise bazıları için ani olan bir kararla ralli takımından isim hakkını çektiğini açıkladı. Dikkat edin çekilen isim hakkı Ford markası değil. Bu şu demek oluyor. Ford WRT olmayacak onun yerine Ford ralli araçlarını geliştiren M-Sport takım ismi olacak ki, zaten kendi adları ile bir takımları var. Ford ise M-Sport’a mühendislik, ar-ge, motor geliştirme, kuru kasa araç temini gibi önemli görevlerini sürdürecek. Eminim ki Ford Avrupa’da yoğun olarak hissedilen kriz hafifleyince geri dönecektir. Tabii Malcolm Wilson’ın takımın pilotlarını belirmesi konusunda sıkıntıları olacaktır. Petter Solberg artık kazanamıyor. Bu yeni bir şey değil ama sonuca gitmekte çok zorlandığı açık. Onun yerine Mads Ostberg’in alması şart. Yeni nesil sürücüleri daha ne kadar görmezden gelecekler bakalım.

Diğer bir çekilme haberi ise Mini tarafından geldi. Bildiğiniz gibi Mini markasının sahibi BMW üretici sıfatını Prodrive’dan alıp Autosport İtalya’ya verip herkesi güldürmüş, takımda gülenleri haklı çıkarmıştı. Buna inat Prodrive aracı geliştirmeye ve yeni homologe versiyonu 01B’i üretmekten geri kalmamıştı. BMW bu hamlesi ile Ford’dan farklı olarak bütün desteğini ralli parkurlarından çekti. Yani özetle Prodrive alacağı kuru kasalara bile para ödeyecek.

Volkswagen ise sezon boyunca merak konusu olan ikinci pilot açıklamasını yaparak “Bay Abuk Sabuk Kaza Yapanı” kadrosunu kattı. Kim mi o tabi ki JM Latvala. Latvala’nın menajeri Timo Jouhki ne yaptı etti Fin pazarının etkisi vs diyerek Volkswagen’i kandırdı. Latvala hala kendini kanıtlamış, yüksek performans göstererek sonuca ulaşabilmiş bir pilot değil. Baskı altında kontrolü kaybediyor. Piyasada Sordo gibi çok tecrübeli ve hızlı bir pilot varken Finli’yi seçmek nasıl bir kafadır acaba. Hadi Sordo’yu da geçin, kapınızda yatan bütün sezon kullandığınız bir Andreas Mikkelsen var. Alman’ın bir bildiği vardır diyorum.

Paris Motor Şovuna bakalım birazda. Beklenen araç 208 R5 sonunda gün yüzüne çıktı. Yakışıklı ve agresif bir araç. Peugeot gene yeni sınıfın ilk aracını çıkarma başarısını gösterdi. Bolca gelişip rekabetçi bir araç olacağı kesin. Hemen ardından M-Sport’da Fiesta R5’in çizim masası resimlerini basına dağıttı bizde varız diye. Skoda’da 2013’de piyasaya sürülecek yeni Fabia şasisi üstünden R5 çalışmaları yaptığı biliniyor. R5 sınıfının en büyük özelliği kolay yürütülebilir olması olacak. Peugeot Sport’dan yapılan açıklamada, aracın mühendis olmadan dünyada herhangi bir yerde verimli çalışacağından övgü ile bahsediyorlar. Elbet göreceğiz. Ama fiyatları FIA’nın arzu ettiği gibi pekte ucuz olmayacak o kesin.

Birde Hyundai olayı var tabi. Güney Koreli otomotiv üreticisinin 2000’lerin başındaki kötü macerasından sonra bu sefer kendi evinde üretim yapacağı ve WRC döneceği konuşulurken, Paris’te beklenen gibi i20 şasisi üstüne bir şey tanıttılar. Bir şey diyorum çünkü araç WRC vücutlu standart i20 idi. Bunu tanıtım videosundaki her şeyden anlamak mümkün. Birde aracı hazır olarak açıklamadılar mı tam şaka. Elbet kat edecekleri çok yol ki umarım fabrika olarak ciddi ve kalıcı bir dönüş yaparlar.

Kore’ye kadar uzandık da Japonlarda boş durmuyor elbet. Toyota Yaris R1’den sonra R5 üstünde çalışmaya başladığını duyurdu. WRC’den çekilip Formula 1’ geçip işleri mahvettikten sonra sadece Le Mans serisinde arada başını gösteren Japonlar bu sefer sağlam adımlar ile dönüyor gibi. Gibi diyoruz çünkü her açıklamada geliştiren aracın Güney Afrika ve Avustralya Ulusal Şampiyonlarına göre hazırlanacağını açıklayıp bizde kanser etkisi yapıyorlar.

Genel bakıştan sonra Hirvonen’in geçtiğimiz haftasonu Sardunya’nın sert zemininden zaferle çıktığını hatırlatmak gerek. Loeb’ün kayaya çaktığı ki ucuz kurtulmuş, Ford’un iki fabrika pilotunun da kaza-kırım yapmaya devam ettiği yarışta rahat zafer alan Finli böylece sezon bitmeden moral kazanmış oldu. Ardından M-Sport’un genç oğlanları Evgeny Novikov ve Ott Tanak iki-üç olurken, Mads Ostberg dördüncü sırada finişe geldi. Beşincilik Ogier’e giderken bir WRC yarışında S2000 ile ilk genel klasman en iyi zamanına da imza attı. Burdaki soru Ogier insan mısın? Evet insan ama hala ego ve hırs sorunları olan ve Polo R WRC’e bunları evcilleştirmeden binerse zarar görecek bir insan.

Memleket sınırlarına dönmeden Castrol Ford Team Turkiye’yi ve Yağız Avcı Bahadır Gücenmez ekilisini tebrik edelim. Yağız ve Bahadır düşük katışımlı olan IRC ayağı Yalta’da yerel isimleri geride bırakıp ilk IRC kazanan Türk ekip olurken, aynı zamanda Sırbistan’ın leş hava koşullarında gerekli puanlara ulaşarak Doğu Avrupa Ralli Şampiyonluğu’na ulaştılar. Tamamı asfalt bir şampiyonada bu başarı gerçekten çok değerli. Yağız’ın ve CFTT’nin 2013 planlarını merakla duymayı bekliyorum.

TRŞ’de ise Yağız yurtdışından değerli puanlar getirse de sezonun kapanış yarışı olan Yeşil Bursa Rallisinde Luca Rossetti’yi geçemeyince Türk Bayraklı İtalyan Türkiye Şampiyonluğunu ilan etti. Heyecanlı bir sezon olduğu şüphesiz ama son iki yarıştaki katılım düşüklüğü üzücü bir görüntü idi. Kişisel fikrim 1990’lar da olan Türkiye Asfalt Şampiyonası’nın geri gelmesi ve asfalt yarışlar ile tırmanmalara katılımın sağlanması. Serdar Bostancı çok takip ederdi bu şampiyonayı Escort’u ile.

En son konu tabiî ki soğuk kış aylarımızı ısıtan İSOK’un İstanbul Mahalli Kupası olacak. Bu sezon kulübün yetersiz imkanları da olsa, yapılması muhtemel olan güzide yarışımız sprint bir formatta olacak. Olacak derken ellerimizi açıp dua ediyoruz tabi. Malum yarışın yapılacağı bölgeleri Şişli-Sarıyer arasında al gülüm ver gülüm olunca neler olacağı belli olmaz. En azından Cevahir’e alışverişe giden ya da sevgilisi ile buluşmaya gelen kalabalık görür bizi değil mi?

Hepinize az katliamlı bolca danaya girilen bir bayram diliyorum. Arayı daha açmamaya çalışacağım. Olur ya fikir beyan etmek isterseniz twitter’dan @ikebilir ya da email üstünden [email protected]  adresimden bana olumlu/olumsuz ulaşabilirsiniz. Kulağımız ve gönlümüz herkese açık.

Aykut Bilir – RalliTürk Editörü

Top