BAŞKAN ADAYLIĞIM İLE İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAMA
Bu seçimde başkan adayı olmanın şartlarından biri toplam delege sayısının %15’inin (24 delegenin) adaylık önerisini almak. Bir delege sadece bir aday önerebiliyor. Diğer adaylar (Demir Berberoğlu ve Satvet Çiftçi) bizzat oy verecek olmalarının yanında belli kulüpler tarafından destekleniyorlar ve bu sayıda öneri mektubu almaları son derece kolay. Benim durumum ise farklı; delege değilim ve çoğunu tanımadığım delegelerle tanışıp yüzyüze görüşerek teker teker adaylık önerisi almaya çalışıyorum. Bu süreçte ters bir durum yok, bu yarışa kuralları bilerek girdim. Ancak şu noktada bir terslik var: Diğer adayların yakın çevresi olmayan, yani adaylık teklifi almalarına acil olarak gerek olmayan noktalara gittiğimde daha önce (şu ana kadar görüştüklerimde çoğunlukla Demir Berberoğlu için) imza attıklarını öğreniyorum.
Bir aday, kendi yakın çevresinde çok sayıda destekçisi varken onlardan imza almıyor ve adaylık önerilerini uzak çevresinden almaya özen gösteriyorsa bunun tek bir makul açıklaması olabilir: Başka bir adayın alma olasılığı olan imzaları engelleyerek seçime girmesini önlemeye çalışmak. Delege çevresi olmayan tek aday olarak bu durumdan sadece ben zarar görüyorum.
Bu konuyla ilgili olarak dün akşam Bursa’da Demir Berberoğlu ve Metin Çeker ile yüzyüze görüştüm ve bunu neden yaptığını (adaylık için yeterli olan 24 imzayı rahatlıkla alabilirken neden hala dışarıdan imza toplamaya çalıştığını) sordum. Berberoğlu bana öğretici bir yanıt verdi: “Siyaset bu! Gerekirse 157 degelenin 157’sinin imzasını da alırım!..” Öyle görünüyor ki Berberoğlu için seçim hazırlığı süreci neyi/neden/nasıl yapacağını anlatmaktan çok, katılım engelleme yoluyla rakip eleme şeklinde gelişiyor. Yine öyle görünüyor ki benim siyaset hakkında öğreneceğim çok şey var…
Görüşmemiz sırasında Berberoğlu ile beraber çalışma olasılığını da değerlendirdik. Ancak bu sohbet sırasında edindiğim izlenim, uyumlu bir ortak çalışma yapamayacağımız yolunda; temel hayat görüşlerimiz ve değerlerimiz çelişiyor. 3 saate yakın sohbetimiz sırasında siyaset ve siyasetin nasıl yapılacağı konusunda epey mesaj aldım, ancak sporun geleceği konusundaki görüşlerini hala bilemiyorum; hatırlayabildiğim kadarı ile “oturup konuşacağız, herkesi dinleyeceğiz, her sorunu çözeceğiz” ve “Balkan Ralli şampiyonası yapacağız” şeklinde iki görüşü vardı.
Adaylık önerisi için imza atmış olan ve imzası o adayın katılımı için kritik olmayan delege dostlarıma seslenmek istiyorum: Eğer benim adaylığım konusunda karşıt bir görüşünüz yoksa, attığınız imzanın bir başka adayın seçime girmesini engelleme ihtimali olduğunu aklınıza gelmediyse ve hepsinden önemlisi 9 Kasım’a kadar tüm adayları dinleyip, seçiminizi özgür iradenizle, sandık başında yapmayı istiyorsanız lütfen basit bir dilekçe yazarak attığınız imzadan feragat edin ve adaylık sürecimin devamı için bana destek verin. İmzalamayı uygun gören delegelere adaylık formunu gönderecek ve adresinden aldıracağım.
Yanlış anlaşılmamak için bir noktayı vurgulamak istiyorum: Sizden istediğim imzanın, vereceğiniz oyla hiç bir ilgisi yok. Lütfen 9 Kasım’da aklınız ve kalbiniz kimi işaret ediyorsa ona oy verin. Ancak şu an yaşamakta olduğumuz, fikirlerin, yöntemlerin, farklı görüşe sahip adayların tartışıldığı ve spora faydası olacak bu çok sesli seçim ortamını 9 Kasım’a taşımanın tek yolu her üç adayın da sandığa gidebilmeleridir.
Sevgi ve saygılarımla.